Aşağılardaki Yıldızlar: Zihin Yapısının Duygusal Dayanıklılıkla İlişkisi
- Aslıhan Ünlü Koşar
- 21 Eki
- 3 dakikada okunur

“Yaratıcı zekâ yeraltına inmek zorunda bırakılırsa ne olur?” diye soruyor Ursula K. Le Guin ve bir öykü yazıyor: Kendi tabiriyle psiko-mit dediği, tarihin ve zamanın dışında, yaşayan zihin bölgesinde geçen Aşağıdaki Yıldızlar’ı.
Öykünün sonlarına doğru bir noktada gözlerim doluyor. Kurmaca sonuçta, hatta yıllarca edebiyat bile sayılmayan bilimkurgu türünde! Ona bu gücü veren ne?
Galiba, hakikatin ta kendisi.
En saygı duyduğum kişiler hakikatin hizmetkârı olanlar. Kişisel çıkarlarını değil, insanlığın çıkarlarını düşünen bilim insanları, düşünürler, yazarlar, sanatçılar, gazeteciler, siyasetçiler ve niceleri.
Hatta buluşları ya da fikirleri birilerinin çıkarlarına ters düştüğü için baskı gören, zulmedilen, hapsedilen, yaralanan, tehdit edilen, çeşitli şekillerde şiddete maruz bırakılan ama yoluna devam eden insanlar…
Bu insanlar, bu gücü nereden buluyorlar diye düşünürüm hep. O kadar acı tecrübeden sonra, halen insanlığa hizmet etme derdini taşıyabilmek…
Aşağılardaki Yıldızlar’ın kahramanı da bir bilim insanı. Teleskobuyla yıldızları izlediği için öldürülmek istenen, hayatta kalabilmek için az kullanılmış bir madende gökyüzünü görmeden yaşamak zorunda kalan, sonunda aşağılarda da yıldızları bulan biri.
Oturup haline ağlamıyor, kimseyi suçlamıyor, bunlar benim başıma neden geldi diye sormuyor. Soru sormaya, gözlemlemeye, araştırmaya devam ediyor.
Böyle bir zihin nasıl bir zihindir? Bu sorunun cevabını psikoloji bilimi veriyor.
“Zihin yapısı” (mindset) kavramı, psikolojide özellikle Carol Dweck’in öncülüğünde geliştirilen bir teori. Bireylerin zorluklar karşısında neden farklı tepkiler verdiğini açıklıyor. Sabit zihniyet ve gelişim zihniyeti kavramlarını öne sürüyor. Ona göre gelişen zihin yapısına sahip bireyler, zekâ ve yeteneği sabit değil geliştirilebilir olarak görür. Bu kişilerin duygusal dayanıklılık (resilience) düzeyleri yüksek olur, çünkü “başarısızlık” olaylarını kimliklerinin bir parçası değil, gelişim sürecinin bir aşaması olarak yorumlarlar. Tugade ve Fredrickson da dayanıklı bireylerin olumsuz deneyimleri olumlu duygularla dönüştürebildiğini, yani yaratıcı bir yeniden anlamlandırma sürecine girebildiklerini ortaya koyuyor.
Bilişsel esneklik aklımızda dursun. Daha ne var?
Yüksek amaç duygusu da önemli bir diğer konu. Netzer ve Ben-Shahar yüksek amaç duygusuna sahip bireylerin dışsal baskılara rağmen içsel bir bütünlük duygusunu koruduklarını ve bu durumun öz-determinasyon teorisi açısından dayanıklılığı desteklediğini belirtiyor.
Peki, böyle biri olunabilir mi?
İyi haber, zihin yapısı değiştirilebilinir, amaç da bulunabilir bir şey. Sadece bir adım atarak başlamak gerekiyor.
Ve sonunda teleskopu görüp şaşıran ve ne olduğunu soran madencileri şöyle yanıtlayan kahramanımız gibi olunabiliyor: “Göz hassas bir araçtır ama evrenin yarısına karşı, hatta yarısından çoğu karşısında, kördür. Gece gökyüzü siyahtır; yıldızların arası boş ve karanlıktır. Oysa bu teleskop gözünü o yıldızların arasındaki boşluğu çevirdi mi bir bakarsınız, vay canına, orada başka yıldızlar da var! Gözün tek başına göremeyeceği kadar uzak ve soluk renkli yıldızlar. Sıra sıra, ardı ardına dizili ihtişam üzerine ihtişam, evrenin en uzak sınırlarına kadar hem de. Hayal gücünün ötesinde, en dıştaki o karanlıkta ışık vardır: Güneş ışığının o yüce ihtişamı. Ben onu gördüm. Ben onu her gece gördüm ve o yıldızların, karanlığın kıyısındaki Tanrı işaretlerinin haritasını çıkardım. Ve evet, burada da ışık var! Işığın giremediği yer yoktur! Yaratıcı ruhu rahatlatan, yayandır o. Sakınılan, yasaklanan, yalıtılmış bir yer yoktur onun için. Karanlık kalan bir yer yoktur. Tanrının gözünün gördüğü her yerde ışık da vardır. Ötelere, daha da ötelere bakmalıyız! Biz görmeyi istediğimiz sürece ışık hep vardır. Sadece gözlerimizle değil; ellerin becerisi, zihinlerin bilgisi ve yüreklerin inancıyla görülemeyen gözler önüne serilir, saklı kalanlar ortaya çıkarılır. Ve bu karanlık toprağın tamamı, uyuyan bir yıldız gibi parlamaya başlar.”
Alıntı ve Atıf Yapılan Kaynaklar
Ursula K. Le Guin (2024). Rüzgarın On İki Köşesi. Ayrıntı Yayınları
Yeager, D. S., & Dweck, C. S. (2012). Mindsets that promote resilience: When students believe that personal characteristics can be developed. Educational Psychologist, 47(4), 302–314.
Russo-Netzer, P., & Ben-Shahar, T. H. (2011). From self-actualization to self-transcendence: The meaning of work in self-determination theory. The Journal of Humanistic Psychology, 51(2), 233–257.
Tugade, M. M., & Fredrickson, B. L. (2004). Resilient individuals use positive emotions to bounce back from negative emotional experiences. Journal of Personality and Social Psychology, 86(2), 320–333.




Yorumlar